top of page

Hastanelerin Reklam Anatomisi


Hastaneler de aslında Restoranlar gibi, Butikler gibi gelirleri ve giderleri olan işletmedir. Ancak bu finansal tanım, gerçek hayatta tam olarak bu şekilde karşılık bulmaz. İşletmeler için para ödeyen herkes finansal anlamda “Müşteri” olsa da, bu tanım Hastaneler için geçerli değildir. Hastane ile müşterisi arasındaki ilişki Hastane-Hasta ilişkisi olarak tanımlanır ve çok hassas bir konudur.

Bir de bu tanımı denetleyen ana otorite (devlet) vardır ki, bu parametrelerin tümü Hastaneler için reklam çalışmasını son derece karmaşık hale getirir. Hasta, (her ne kadar bu bir gerçek olsa da) kendisine Müşteri olarak değil, Hasta olarak bakılmasını bekler.

Hastaneler de işletme olduklarına göre (dijital) pazarlamayı nasıl yürütmeliler?

1 - Blog sahibi olmak; Sağlık sektöründeki en önemli parametre Güven olduğu için, hastaların, durmaksızın reklam yayınlayan bir Hastaneye güveninin azalma riski vardır. Bu nedenle Hastaneler sürekli olarak reklam verseler bile, reklamların kullanıcılarına ne sıklıkla ulaştığı ve reklamların içeriğine kafa yormalıdırlar. Web üzerinde gittiği her yerde sürekli olarak aynı reklamı gören kullanıcı, Hastanenin kendisine “Hasta” değil, “Müşteri“ olarak baktığı hissini uyandırabilir. Bu nedenle reklamların içeriği satıştan daha çok bilgi verme amaçlı olmalıdır.

  • Blog, sadece Hastaneler için değil, geleneksel internet pazarlamacılığında da mükemmel sonuçlar üreten bir pazarlama stratejisidir. Bu yolla hem devletin Hastane reklamları konusundaki kısıtlarına takılmaz, hem hastaların maruz kaldıkları reklamlarla kendilerini “Müşteri” olarak hissetmelerinin önüne geçebilirsiniz.

  • Blogunuz hastayı “davet etmek” yerine “bilgilendirmek” maksadı güttüğünden, Reklam çalışmalarında Blog içeriklerinin kullanılması hastada antipati uyandırmaz. Örneğin “Diyet ile ilgili” önemli ibilgiler veren bir makalenizin tanıtımını yapmanız, hastalarınızda antipati yaratmanın aksine, markanıza bağlılık oluşturabilecek ve yeniden paylaşılmasını sağlayabilecek önemli fırsatlar barındırır.

  • Zaman zaman Blogunuzu ziyaret eden kullanıcı, belki derhal değil ama orta vadede sadık bir müşteriniz (hastanız) olacaktır. En azında yakınlarına duyuracaktır.

  • Blog’unuzdaki içerikler, kurum olarak o konuyu sahiplendiğiniz ve otorite sahibi olduğunuz hissini uyandırır.

2 - Sık sorulan sorularla ilgili video içerikler üretilerek bunların tanıtımını yapmak da iyi bir fikirdir. Ücretsiz bilgi alan tüketici, en sadık tüketici olma potansiyelini taşır. Bir Youtube hesabınız yoksa, artık olsun.

3 - Hekimlerin başarılarının tanıtımını yapmak da Hastaneye duyulan güven duygusunu pozitif yönde etkileyebilir.

4 - Mümkünse, belirli branşlarda zaman zaman ücretsiz hizmet vermeyi ve bunu reklam yoluyla duyurmayı düşünmek gerekir.

5 - Sosyal medya hesabından, belirli periyotlarla kullanıcı soruları anlık olarak yanıtlanmaya çalışılabilir. Bu da ücretsiz olma ve güven duyulma duygularını tetikleyici etkiye sahiptir.

Bu makalede ele alınan yöntemler, Dijital Pazarlama stratejileri için öneriler sunar ve bütünleşik bir pazarlama faaliyetinin parçası olarak ele alınmalıdır. Yapılması gerekenler bunlarla sınırlı olmamakla birlikte, çalışmaın temelinde İnsan ve Güven duyguları olduğu akıldan çıkarılmadan yeni stratejiler geliştirilebilir. Tüm faaliyetlerin teması yararlı olmak, güven vermek ve Hastane-Hasta-Hasta Yakını üçgenini sınırlarını iyi belirleyecek şekilde belirlenmelidir.

Sağlıklı günler dileriz.


bottom of page